Mehmet H. Doğan öncelikle arkadaşımızdı. Türk şiirinin, Türkçe şiirin arkadaşıydı. 'Mehmet Abi'miz olması öncelikle bu nedenledir. Bunun biraz anlaşılması için onca yazının, eleştiri, deneme kitabının, antolojinin ardından anılarını da yazması gerekti. Yazdığı da iyi oldu. Onlarda, bilhassa Şimdi Uzaklardasın'da, şiirimizin büyük damarını oluşturan II. Yeni'nin ustalarını birer 'insan' olarak içtenlikle anlattı, tanıttı bize. Orada anlatılan dostluklardan, o vefadan biraz nasiplenen herkesin, her şairin 'arkadaş'ı ve 'Mehmet Abi'sidir Mehmet H Doğan. Evet, şiire bakışı da böyleydi, doğrusu adı 'eleştirmen'di, ama o daha çok yüreklendirmen' sayılırdı ya da Cemal Süreya'nın dediği gibi, 'Geliştirmen'. O yüzden, tıpkı II. Yeni şairlerinin olduğu gibi 80'li yıllarda şiir yazanların da dostuydu.
Mehmet H Doğan'ın, şiirle, hikmet dolu sözle, insanın içine dolan sözcüklerle tutkulu bir ilişkisi vardı. Gençliğinde bayağı denemişti şiir yazmayı, biraz da utanarak anlatırdı ilk gençlik heyecanını. Daha sonra, şiir yazmaktan vazgeçtiğini, okumaktan ise asla vazgeçemediğini heyecanla anlatırdı. İyi şiirle heyecanlanan, yüzüne kan gelen, gözleri parlayan, hayata hevesle sarılan çok az okurdan biriydi.
Mehmet H. Doğan öncelikle arkadaşımızdı. Türk şiirinin, Türkçe şiirin arkadaşıydı. 'Mehmet Abi'miz olması öncelikle bu nedenledir. Bunun biraz anlaşılması için onca yazının, eleştiri, deneme kitabının, antolojinin ardından anılarını da yazması gerekti. Yazdığı da iyi oldu. Onlarda, bilhassa Şimdi Uzaklardasın'da, şiirimizin büyük damarını oluşturan II. Yeni'nin ustalarını birer 'insan' olarak içtenlikle anlattı, tanıttı bize. Orada anlatılan dostluklardan, o vefadan biraz nasiplenen herkesin, her şairin 'arkadaş'ı ve 'Mehmet Abi'sidir Mehmet H Doğan. Evet, şiire bakışı da böyleydi, doğrusu adı 'eleştirmen'di, ama o daha çok yüreklendirmen' sayılırdı ya da Cemal Süreya'nın dediği gibi, 'Geliştirmen'. O yüzden, tıpkı II. Yeni şairlerinin olduğu gibi 80'li yıllarda şiir yazanların da dostuydu.
Mehmet H Doğan'ın, şiirle, hikmet dolu sözle, insanın içine dolan sözcüklerle tutkulu bir ilişkisi vardı. Gençliğinde bayağı denemişti şiir yazmayı, biraz da utanarak anlatırdı ilk gençlik heyecanını. Daha sonra, şiir yazmaktan vazgeçtiğini, okumaktan ise asla vazgeçemediğini heyecanla anlatırdı. İyi şiirle heyecanlanan, yüzüne kan gelen, gözleri parlayan, hayata hevesle sarılan çok az okurdan biriydi.