Ahlakçı yazar André Suarès, ele aldığı yazarların kişiliklerini anlatırken yaşadıkları çevreyi, düşüncelerini, kederlerini, tasalarını, inançlarını, yapmak istedikleriyle kaçındıklarını insanın derinliklerine nüfuz ederek ince emeye çalışır. Bütün bunları, okura tam bir 'insan' portresi sunmaktan çok kendisi için yapıyor gibidir. Dostoyevski, Pascal ve Ibsen'i anlattığı Üç Büyük İnsan'da da aynı bakış açısını sürdürür. André Suarès; değerlendirme biçimleriyle yaklaşımlarında, yaşadığı dönemin anlayışından bağımsız, çevrenin dayatmalarına kulak asmayan, özgün bir portre yazarıdır.
Ahlakçı yazar André Suarès, ele aldığı yazarların kişiliklerini anlatırken yaşadıkları çevreyi, düşüncelerini, kederlerini, tasalarını, inançlarını, yapmak istedikleriyle kaçındıklarını insanın derinliklerine nüfuz ederek ince emeye çalışır. Bütün bunları, okura tam bir 'insan' portresi sunmaktan çok kendisi için yapıyor gibidir. Dostoyevski, Pascal ve Ibsen'i anlattığı Üç Büyük İnsan'da da aynı bakış açısını sürdürür. André Suarès; değerlendirme biçimleriyle yaklaşımlarında, yaşadığı dönemin anlayışından bağımsız, çevrenin dayatmalarına kulak asmayan, özgün bir portre yazarıdır.