Semavi Eyice ile İstanbul'a Dair

0/5 ( ratings)

İstanbul, Osmanlı ve Bizans sanatı alanlarında zengin çalışmalara imza atan ünlü sanat tarihçisi Semavi Eyice'nin kendi hayatına ve İstanbul'a dair en özel anıları tek kitap toplandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları Hatırat Serisi'nin ilk kitabı olan Semavi Eyice İle İstanbul'a Dair, şehir tarihi konusunda ilk ağızdan bilgileri engin bir tecrübe ve bakış açısı eşliğinde okuyucuya sunuyor. Semavi Eyice ile yapılan röportajlar sonucunda ortaya çıkan kitapta, İstanbul'un mimarisi, göz alıcı yapıları, mesire yerleri, bayram yerleri, sinemaları, lehçesi, İstanbul'un kültür müesseseleri, İstanbul'un yangınları, depremleri, şehirde suyun temini ve İstanbul'un eski fotoğrafları gibi ilgi çekici konular yer alıyor. İstanbul denildiğinde akla ilk isimlerden birisi olan Semavi Eyice hatırat tadındaki bu kitabında, çocukluğunu, gençliğini, üniversite yıllarını, akademik serüvenini, yurt dışı tecrübelerini, sanat tarihi alanında yapmış olduğu çalışmaları da anlatıyor. Kitap Üç Ana Bölümden Oluşuyor Hayatı, Mesleki Çevresi, İstanbul İzlenimleri Üç ana bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde Eyice'nin aile hayatı ve eğitimi, ikinci bölümünde mesleki çevresi, son bölümde ise ünlü sanat tarihçisinin tarih, mimari, kültür ve sanat alanlarıyla ilgili İstanbul izlenimleri yer alıyor. Semavi Eyice İle İstanbul'a Dair, hem Eyice gibi İstanbul ile bütünleşmiş bir ilim adamının, bizzat kendi ifadeleriyle, yaşamış olduğu dönemi, o dönemin insanlarını, anlayışlarını içermesi bakımından hem de İstanbul'un tarihine, kaybolan eserlerine ve değişen yüzüne ayna tutması bakımından oldukça önem taşıyor. İşte Semavi Eyice'nin doyumsuz anlatımıyla hayatı ve İstanbul'a dair anıları! AMASRA'DAN İSTANBUL'A Öncelikle hikâyeye en başından başlayalım. Doğum yerim İstanbul. Fakat annem babam ve bütün ecdadım Amasralı. Oranın eski bir ailesi. Hatta babaannem Amasra'nın yakın köylerinden, Karadeniz kıyısındaki Çakraz köyünden. Dedem Amasra'nın içinden. Osmanlı'ya kadar uzanan Eyiceler adlı geniş bir sülalenin ferdi. Mesela dedelerimizin dedesi olan 'Eyice dayı, Sultan II. Mahmud'un reformlarına biraz karşı çıkmış, o yüzden de başı derde girmiş bir kişidir. Ve aile arasındaki rivayete göre Eyice dayının Bolu'da zindana atıldığı ve orada öldüğü söylenirdi. Belirttiğim gibi bu aile, oldukça geniş bir aile. Bazı kolları, farklı bölgelere yerleşmişler. Hatta zannediyorum, Bartın'da Çakır Beyler diye bir sülale varmış ki, o da bizden bir kolmuş…