Muhafazakârlar, kendilerini daha çok kültürel-etik bir alanda tanımlasalar bile, muhafazakâr-lık iki yüze sahip bir ideoloji olarak tarihselleşmiştir. Tarihsel koşullara göre gizlice geçiştiri-len ya da kimi zaman cüretkâr bir biçimde açığa vurulan sosyo-ekonomik bir yüzü daima varolmuştur. Bu yönüyle modern kapitalist uygarlıkla kategorik açıdan çelişkili olmak bir yana dursun, kapitalist dünya sisteminin bir destekçisi olagelmiştir. Bu refakat işlevi, muhafa-zakârlığı evrensel-ontolojik bir tutum ya da mizaç olarak tanımlama tercihlerini geçersiz kıla-cak bir tarihselliğe ve ideolojik yapılanmaya ışık tutmaktadır. Dolayısıyla, muhafazakârlığın ideolojik kökenlerini araştırmaya koyulmak, günümüzdeki makro iktidar yapılarının işle-yiş mantığını ve Türkiye’deki nisbeten farklı tezahür biçimlerini de kavramak yönünde atılmış bir adım olacaktır.
Muhafazakârlar, kendilerini daha çok kültürel-etik bir alanda tanımlasalar bile, muhafazakâr-lık iki yüze sahip bir ideoloji olarak tarihselleşmiştir. Tarihsel koşullara göre gizlice geçiştiri-len ya da kimi zaman cüretkâr bir biçimde açığa vurulan sosyo-ekonomik bir yüzü daima varolmuştur. Bu yönüyle modern kapitalist uygarlıkla kategorik açıdan çelişkili olmak bir yana dursun, kapitalist dünya sisteminin bir destekçisi olagelmiştir. Bu refakat işlevi, muhafa-zakârlığı evrensel-ontolojik bir tutum ya da mizaç olarak tanımlama tercihlerini geçersiz kıla-cak bir tarihselliğe ve ideolojik yapılanmaya ışık tutmaktadır. Dolayısıyla, muhafazakârlığın ideolojik kökenlerini araştırmaya koyulmak, günümüzdeki makro iktidar yapılarının işle-yiş mantığını ve Türkiye’deki nisbeten farklı tezahür biçimlerini de kavramak yönünde atılmış bir adım olacaktır.